##Kapitalizmin Eleştirisi Olmadan Faşizm Anlaşılabilir mi?##
Faşizm çoğu zaman aşırı milliyetçilik, otoriter liderlik ve şiddetle özdeşleştirilerek, tarihteki belirli dönemlere ait bir sapma olarak değerlendirilir. Bu tür bir yaklaşım, faşizmi irrasyonel bireylerin ya da radikal ideolojilerin sonucu gibi sunarak, onu mümkün kılan yapısal koşulları göz ardı eder. Oysa faşizmi tarihsel bağlamından ve özellikle de kapitalist üretim ilişkilerinden bağımsız düşünmek, onu eksik anlamak anlamına gelir.
- Kapitalizm ve Faşizmin Yapısal Bağlantısı
Frankfurt Okulu düşünürlerinden Horkheimer ve Adorno, modern kapitalist toplumun içsel çelişkilerini analiz ederken, faşizmin bu çelişkilerin bir tezahürü olduğunu savunurlar. Onlara göre, modern rasyonalitenin araçsallaşması, bireylerin yabancılaşması ve sermaye birikimi mantığı, otoriter yapıları besleyen zeminler oluşturur. Dolayısıyla faşizm, sadece ideolojik bir sapma değil, kapitalist toplumun kriz anlarında başvurduğu baskıcı bir yeniden yapılanma biçimi olarak da okunmalıdır.
- Günümüzde Faşizmin Yeni Biçimleri
Bugünün dünyasında, sağ popülizmin yükselişi, göçmen karşıtlığı, otoriter yönetim eğilimleri ve giderek derinleşen ekonomik eşitsizlikler, faşizmin sadece geçmişe ait bir tehdit olmadığını göstermektedir. Bu gelişmeler, sermayenin krizlerini otoriter yöntemlerle çözme eğiliminin güncel tezahürleridir. Yani faşizm, kapitalizmin krizlerine verdiği tarihsel yanıtlardan biridir ve bu nedenle onunla yüzleşmek, kapitalist yapılarla da hesaplaşmayı gerektirir.
- Eleştirel Yüzleşmenin Gerekliliği
Faşizmin anlaşılması ve ona karşı mücadele, yalnızca sembolik anmalar ya da ahlaki kınamalarla sınırlı kalamaz. Asıl ihtiyaç duyulan, faşizmi mümkün kılan ekonomik ve toplumsal yapıları çözümlemektir. Horkheimer'in ifadesiyle, “kapitalizmi anmadan faşizmden söz etmek” yanıltıcıdır; çünkü faşizm, kapitalizmin kriz anlarında ortaya çıkan otoriter yüzlerinden biridir.
Kapitalizmin eleştirisi olmadan faşizmi anlamaya çalışmak, yalnızca belirtilerle uğraşmak, hastalığın kökenini göz ardı etmektir. Bu nedenle faşizmle mücadele, tarihsel bir anımsamadan öte, günümüzün yapısal sorunlarına yönelmiş eleştirel bir toplumsal analizle mümkün olabilir. Aksi takdirde, geçmişte yaşananların daha sert biçimlerle yeniden sahne alması kaçınılmaz olacaktır.
Birol Keskin