Devlet Kuran Son Türk:Rauf R. Denktaş
“ ... Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni geçersiz kabul ediyorsunuz. Ben de diyorum ki; Çin’i otuz yıl boyunca yok saydınız, Doğu Almanya’yı yirmi beş yıl boyunca yok saydınız, ama bir önemi yok! Çünkü şimdi burada bizimle oturuyorlar ve ben de onları saygı ile selamlıyorum...”
Rauf R. Denktaş
1983, BMGK
1941 yılında liseyi bitirir bitirmez (henüz 17 yaşında), Dr. Fazıl Küçük’ün “Halkın Sesi” gazetesinde yayınlanan toplumsal içerikli yazıları ile Kıbrıslı Türklerin özgürlük mücadelesine düşünsel katkı yapmaya başlayan Rauf R. Denktaş, söz konusu bu soylu mücadeleyi son nefesine kadar (13 Ocak 2012) sürdürmüş, kendi nitelemesiyle “her dönemin adamı değil, her dönem adam olma” duruşu ile bütün Türk dünyası ve dünya siyasal tarihinde silinmesi olanaksız derin izler bırakmıştır.
Anılan izlerden birisi de 15 Kasım 1983 tarihinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra, Birleşmiş Milletler’in, devletin kuruluşunu içeren Bağımsızlık Bildirgesi’ni geçersiz sayma tavrı üzerine, bu cesur yüreğin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda -yukarıda bir cümlesi alıntılanan- retoriği oldukça yüksek ve İngilizce yaptığı o görkemli tarihi konuşmasıdır. Alıntıda görüldüğü gibi, konuşmanın her cümlesi ve bütünü, Denktaş’ın toplumsal davasına olan bağlılığını, içtenliğini ve sonuç odaklı öz güvenini yansıtır. Gerektiğinde bedelini de ödemeyi göze alan bir bağlılıktır bu!
Örneğin, 1963 Kanlı Noel olayları sonrası Ocak 1964’te, Londra’da toplanan konferansa Kıbrıs Türk Heyeti Başkanı olarak katılan Denktaş, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı bir diğer konuşmada, Kıbrıslı Türklere yapılan haksızlık ve kıyımları dile getirdiği için Makarios tarafından “persona non grata” (istenmeyen adam) ilan edilir ve 4 yıl, 4 ay Türkiye’de sürgünde kalır. Kendisi sürgündedir, ama aklı ve yüreği hep adadadır. Bu nedenle fazla dayanamaz ve 1967 Ekim sonlarında, güvendiği iki arkadaşı ile (Nejat Konuk ve Erol İbrahim) birlikte adaya gizlice çıkmak üzere bir balıkçı teknesi ile denize açılırlar. Ancak, rota sapması nedeniyle Rumların kontrolündeki Aytotoro’ya (Çayırova) çıkar ve Rumlar tarafından tutuklanırlar.
Bu tutsaklık günlerindeki sorguda, kendisine, ‘niye geldin?’ diye soran subaylara Denktaş’ın; ‘Enosis (katma) tamamdır, adını koymak kalmıştır şeklinde beyanatlarınız vardır... Bana gelen haberlerde bazı insanlarımızın buna inandıklarını ve size mukavemetin gereksiz olduğunu düşünenlerin de bulunduğunu görüyordum; diğer yandan bana sonuna kadar dayanırız diyenlerden de haberler geliyordu... Doğrusu neydi? Bunu tespit ederek halka yön vermek için geldim. Siz de biliyorsunuz ki tespitim bu işin bittiği, Enosis’in tahakkuk etiği yönde olursa, bunu halkıma duyuracak cesaretteyim. Ancak, mukavemetin devam edebileceğini görürsem, bunun daha etkili bir biçimde devam etmesi için elimden geleni de yaparım. Bu nedenle geldim.’ şeklindeki yanıtı da O’nun, bedel ödemeye ne denli hazır ve ödünsüz bir dava adamı olduğunu sergiler.
Genç bir delikanlı olarak Kıbrıslı Türklerin var oluş mücadelesine omuz vermeye başlayıp, yol arkadaşları ile birlikte sürdürdüğü uzun soluklu mücadeleyi, 15 Kasım 1983’te ilan ettiği devletle taçlandırmış olan Rauf R. Denktaş’ın yaşamının 71 yılını kapsayan toplumsal özgürlük yolundaki koşusunun her aşaması, alınması gereken çok yönlü derslerle doludur.
Aramızdan ayrılışının 13’üncü yıl dönümünde, bu yiğit, donanımlı, özverili, dirençli, uzak görüşlü eşsiz yurtseveri, devlet ve adamını sevgi ve özlemle anıyor, O’na gönül borcumuzu sunuyor ve unutulmaz anısı önünde saygı ile eğilerek ışıklar yoldaşı olsun diyoruz.
Doç. Dr. İhsan Tayhani
Bağlıköy- Lefke / KKTC.