2025: Orta Doğu’da Dönüm Noktası ve Büyük Güçlerin Rolleri
Beşar Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte, Orta Doğu yeni bir belirsizlik dönemine girdi. Ancak bu değişim, yalnızca Suriye’nin kaderini değil, bölgesel ve küresel güç dengelerini de yeniden şekillendirecek. İsrail, ABD, Türkiye, Rusya, İran ve Körfez ülkeleri gibi aktörler, bu süreci kendi stratejik çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor. Özellikle İsrail’in güvenlik politikaları ve Büyük Orta Doğu Projesi (BOP), Suriye’nin geleceğinde belirleyici rol oynayacak gibi görünüyor.
İsrail: Güvenlikten Stratejik Nüfuza
İsrail, Orta Doğu’daki her türlü gelişmeyi bir güvenlik meselesi olarak ele almaktadır. Suriye’deki rejim değişikliği, İsrail için hem riskler hem de fırsatlar sunmaktadır:
Koalisyon Hükümetleri ve İç Politik Etkiler: İsrail’in mevcut koalisyon hükümeti, aşırı sağcı unsurların etkisi altındadır. Bu durum, İsrail’in Suriye’ye ve genel olarak bölgeye yönelik daha agresif politikalar izlemesine yol açabilir. Özellikle Golan Tepeleri üzerindeki kontrolünü artırma çabaları, İsrail içindeki siyasi gruplar arasında bir "birleştirici hedef" haline gelmiştir.
İran ve Hizbullah Faktörü: Esad rejiminin düşmesi, İran’ın Suriye üzerindeki etkisini zayıflatabilir. Ancak bu durum, İran destekli milislerin daha radikal unsurlarla birleşmesi riskini doğuruyor. İsrail, İran’ın bölgedeki nüfuzunu sınırlamak adına ABD ile iş birliğini artırabilir.
Enerji Yolları ve Doğal Kaynaklar: İsrail, Suriye’deki enerji kaynaklarını ve boru hatlarını kontrol edebilecek yeni bir yapıdan fayda sağlayabilir. Özellikle Doğu Akdeniz gaz sahalarının Suriye kıyılarına yakınlığı, bu stratejinin bir parçası olabilir.
ABD-İsrail İttifakı ve Büyük Orta Doğu Projesi (BOP)
ABD’nin "Büyük Orta Doğu Projesi", demokrasi, insan hakları ve serbest piyasa ekonomisi söylemleriyle başlatılmış olsa da pratikte daha çok enerji kaynaklarının kontrolü ve İsrail’in güvenliğini sağlamayı hedeflemektedir.
Enerji ve Silah Ticareti: ABD, Suriye gibi ülkelerdeki kaotik ortamları silah satışlarını artırmak ve enerji rotalarını kontrol etmek için bir fırsat olarak görmektedir. İsrail, bu süreçte ABD’nin en önemli müttefiki olarak hareket ediyor.
Sınırların Yeniden Çizilmesi: BOP’un en tartışmalı yanlarından biri, bölge ülkelerinin sınırlarını yeniden çizme hedefidir. Suriye’nin kuzeyinde olası bir Kürt devleti veya özerk bölge kurulması, hem Türkiye’yi hem de İran’ı rahatsız edecek bir gelişmedir. Ancak İsrail, bu tür bir oluşumu kendi lehine bir denge unsuru olarak görebilir.
Türkiye: Hem Risk Hem Fırsat
Türkiye, Suriye’deki gelişmelerin en fazla etkilediği ülkelerden biri. Milyonlarca mültecinin varlığı, sınır güvenliği ve Kürt meselesi, Türkiye’nin bu süreçteki temel kaygıları arasında yer alıyor.
Kürt Meselesi: Esad rejiminin devrilmesi, Suriye Kürtlerinin özerklik taleplerini artırabilir. Bu durum, Türkiye’nin sınır güvenliği açısından büyük bir tehdit olarak algılanmaktadır. Ankara, Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge oluşturma çabalarını hızlandırabilir.
Rusya ile Dengeli İlişkiler: Türkiye, bir yandan NATO müttefiki olarak ABD ile iş birliği yaparken, diğer yandan Rusya ile enerji ve savunma alanlarında ilişkilerini sürdürmektedir. Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’nin bu denge politikasını zorlayabilir.
2025: Çetin Bir Yıl ve Muhtemel Senaryolar
Suriye’nin geleceği için üç ana senaryo öne çıkıyor:
1. Demokratikleşme: Batı’nın desteklediği muhalif gruplar, demokratik bir yönetim kurmaya çalışabilir. Ancak bu, dış müdahalelerin etkisiyle halkın gerçek iradesinden sapabilir.
2. Bölünme: Suriye’nin etnik ve mezhepsel hatlar boyunca bölünmesi, bölgedeki çatışmaları derinleştirebilir. Türkiye, İran ve Irak gibi ülkeler bu durumdan doğrudan etkilenecektir.
3. Radikalleşme: Güç boşluğunu radikal grupların doldurması, hem bölgeyi hem de küresel güvenliği tehdit edebilir.
Sonuç: Bölgenin Kaderi Büyük Güçlerin Ellerinde
Esad rejiminin devrilmesi, Suriye’de ve Orta Doğu’da bir dönüm noktasıdır. Ancak bu dönüşüm, halkların özgürlük ve demokrasi taleplerine yanıt verecek mi, yoksa bölgesel ve küresel güçlerin çıkarlarına mı hizmet edecek? İsrail’in güvenliği, ABD’nin enerji stratejileri, Türkiye’nin Kürt meselesi ve İran’ın nüfuz mücadelesi gibi faktörler, Suriye’nin ve Orta Doğu’nun kaderini belirleyecek.
2025, yalnızca Suriye için değil, tüm Orta Doğu için çetin geçecek. Bu süreçte bölge halklarının yaşadığı insani trajediler, büyük güçlerin stratejik hesaplarının gölgesinde kalmamalıdır.
Birol Keskin