Gençlerin İsyandan Vazgeçirilmesi ve Yeni Bir Yıl Perspektifi

Günümüz gençliğinin isyan etmemesi, pasif ve bıkkın bir nesil olarak algılanması, sadece bireysel tercihlerin değil, sistemsel ve toplumsal koşulların bir sonucudur. Bu durum, bir kuşağın özgür iradesiyle vazgeçmesinden ziyade, sistemli bir şekilde vazgeçirilmesiyle ilgilidir.

Bugünün gençleri, eğitimden iş hayatına uzanan yorucu bir yarışın içinde yaşamlarını tüketiyor. Daha mezun olmadan borçlarla karşılaşan, düşük ücretlerle zor koşullarda çalışan ve barınma gibi temel ihtiyaçlara bile ulaşmakta zorlanan gençler, hayatta kalma çabasına hapsoluyor. Bu durum, enerjilerini tüketmekle kalmıyor, geleceğe dair umutlarını da kırıyor. Gelecek beklentisi olmadan toplumsal değişim için mücadele etmek neredeyse imkânsız hale geliyor.

Sistem, gençleri üretim ve tüketim döngüsüne erken yaşlardan itibaren entegre ederek isyan potansiyellerini etkisizleştiriyor. Eğitim, artık bireylerin potansiyellerini geliştiren bir alan olmaktan ziyade, ekonomik sisteme uygun işçiler yetiştiren bir araç haline gelmiş durumda.

Bu durum, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal faktörlerle de şekilleniyor:

1. Tüketim Kültürünün Etkisi: Gençlere, mutluluğun anlam arayışında değil, tüketime dayalı bir yaşam biçiminde olduğu öğretiliyor. Ayrıca bu  durum, gençlerin sistemle çatışmasını engelleyen bir uyuşturma işlevi görüyor.

2. Kolektif Bilincin Zayıflaması: Dijitalleşmeyle birlikte bireysellik artarken, toplumsal dayanışma zayıflıyor. Gençler, topluluk hareketlerinden koparak daha yalnız ve edilgen hale geliyor.

3. Medya ve Sosyal Algılar: Ana akım medya ve sosyal medya, gençlerin dikkatini uzun vadeli sorunlardan uzaklaştırıyor. İsyan yerine bireysel başarı hikâyeleri ve anlık hazlar öne çıkıyor.

Kimdir Bu Durumun Sorumlusu?

Sorumluluk yalnızca gençlere ya da mevcut sisteme yüklenemez. Önceki kuşaklar, gençlere daha iyi bir dünya bırakmak yerine, çevresel tahribat, ekonomik krizler ve sosyal adaletsizliklerle dolu bir gelecek hazırladı. Kapitalist sistem, bireyleri yalnızca birer üretim aracı olarak görürken, toplumun geneli de bu sisteme sorgusuz bir şekilde uyum sağladı.

Dolayısıyla bu, yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinç meselesidir. Önceki kuşakların sorumluluk alarak, gençlerle dayanışma içinde çözüm üretmesi gerekiyor.

Yeni Yıla Girerken Çözüm Önerileri

Yeni bir yıl, bu sorunlara çözüm üretmek ve gençlere yeniden umut aşılamak için bir fırsat olabilir. İşte birkaç somut öneri:

1. Sosyal Politikalar: Eğitim, sağlık ve barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanması, gençlerin yaşam yüklerini hafifleterek daha özgür bireyler olmalarını sağlayabilir.

2. Toplumsal Dayanışma: Gençlerin yalnız olmadıklarını hissettikleri platformlar oluşturulmalı. Kolektif bilinç ve dayanışma yeniden inşa edilmeden toplumsal değişim mümkün değildir.

3. Kültürel Değişim: Tüketim kültürü yerine yaratıcılığı ve üretkenliği teşvik eden bir eğitim ve  toplum yapısı geliştirilmelidir.

4. Gençlere Alan Açmak: Gençlerin ifade özgürlüğü ve potansiyellerini ortaya koyabilecekleri alanlar sunulmalı. Onları yalnızca ekonomik bir kaynak olarak görmek yerine, toplumun geleceğini şekillendirebilecek bireyler olarak değerlendirmek gerekiyor.

Sonuç

Gençlerin isyandan vazgeçişi, bir tercihten çok zorunluluk gibi görünüyor. Ancak bu durum, toplumsal dayanışma ve değişimle tersine çevrilebilir. Yeni yıl ve gelecek gençlere daha iyi bir yarın sunma yolunda umut verici adımlar atmak için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Toplum, gençlere yalnızca sorunlar bırakmak yerine, onların yaratıcı enerjilerini ve değişim potansiyellerini destekleyecek bir zemin hazırlamalıdır. Bu, sadece gençler için değil, toplumun bütünü için gereklidir.

Çok geç olmadan, tüm bileşenlerin bu yönde kafa yormaları ve çözümler üretmeleri kaçınılmaz bir gerçektir.

Mutlu yıllar dilerim

Birol Keskin