İMAM HÜSEYİN’NİN DİLİNDEN KERBELA
Hz.Hüseyin 626 yılında Medinede doğdu. Doğduğu yıl Hz.Peygamber 57 yaşında, Babası Hz.Ali 27 yaşında , Annesi Hz.Fatıma ise 21 yaşında ,Ağabeyi Hz.Hasan 2 yaşında idi..
Hz.Hüseyin dedesi resulullahın ve annesi Hz.fatıma’nın vefatında 7 yaşında , Babası Hz.Alinin vefatında 36 yaşında,Ağabeyi Hz.Hasan’nın vefatında 45 yaşında idi. Kerbela'da iken yaşı 57 ye ulaşmıştı..
Babası Hz.Ali’nin halife sorumluluğunu üstlendiğinde, Hz.Hüseyin henüz 30 yaşında bir genç adamdı .Babası ile birlikte 6 yıl süren halifeliği döneminde dedesi resulullahın tebliğ ettiği islamın arı/duru özü için babası Hz.Ali ile birlikte mücadele etti. Babası Hz.Ali’nin Sıffın savaşında Muaviye ile mücadelesinde Cemel (deve) olayında ve ardından Hariciler ile mücadelesinde hep yanında oldu..
Ağabeyi Hz.Hasan’nın Muaviye ile yaptığı antlaşmaya rıza göstermedi ve Muaviye’ye biat etmedi. Hz.Hasan kardeşine yaptığı antlaşmayı söyle izah ett. Bundan önce babamız Hz.Ali nin uzlaşmasına sebeb olan şey bana da sebeb oldu”ki bu husus Müslümanların birbiri ile savaşması ve birbirlerinin kanını akıtmasının vebali idi..
Hz.Hasan Hakka yürüyünce Hz.Hüseyin’ne ulaşan kimi kişiler ona biat edip kendisini Muaviye ye karşı kıyama çağırdığında onlara şunu söyledi.” Muaviye ile aramızda uzlaşma var, onu bozmak olmaz. Muaviye ölünce bu iş için gereken şeyi yapacağım..
Söz konusu olan uzlaşma da Hz.Hasan ile Muaviye arasında sözleşme maddelerinden biri de Muaviye’nin kendinden sonra birini yerine tayin ettirmeyeceği idi. Ancak Muaviye sözünde durmadı ve kendi hayatta iken oğlu yezit için İslam ülkelerinin ileri gelenlerinden biat aldı..
Bunun üzerine Hz.Hüseyin Medine’den Mekke ye gidip Haşim oğulları ile Ehlibeyt dostlarını toplayıp onlara Ehlibeyt şia sına yapılan zulümlerden söz ettikten sonra şunları söyledi..
Bugün ben size bazı şeyler sormak istiyorum, sözlerim doğru ise gerçekleyin, değilse yalanlayın. Sözlerimi duyun, yazın, yayın. Sonra şehirlerinize, boylarınıza dönünce emin olduğunuz inandığınız kişilere sözlerimi duyurun onları çağırın. Çünkü ben bu gerçeğin sönüp yıpranmasından yitip gitmesinden korkuyorum. Ancak Allah kafirler hoşlanmasa da nurunu parlatır. Hz Hüseyin orada bulunanlara şunları da söyler. Zalimlerin her yanı tuttuğu nu, Müslümanların onlara adeta kul köle kesildiklerini, imansız kişilerin işbaşına geçtiklerini, inananlara acımadıklarını, zayıflara şiddetli davrandıklarını, bütün bunlara karşın Allah’ın kendilerine ululuk ihsan ettiği kişilerin sustuklarını, bu yüzden gazaba uğramaları ihtimalinin pek kuvvetli bulunduğunu ifade ettikten sonra devam eder Hz.Hüseyin sözlerine Allah’ım sen bilirsin ki bu sözlerim, hükmetmeye rağbetimden, mal-mülk elde etmeyi dilediğimden değil, ancak senin dininin yollarını göstermek, şehirlerini mamur hale getirmek isteğimden. Böylece de mazlum ve çaresiz kullarının esenliğe ulaşmalarını, emirlerini ve hükümlerini yerine getirebilmelerini sağlamak..
Ve sözlerini söyle bitirdi Ey halk bize yardım etmezseniz, hakkımızda insafa gelmezseniz, zalimler size musallat olurlar, peygamberinizin dininin nurunu söndürürler. Allah bize yeter ve Ona dayandık, Ona yöneldik ve varıp gideceğimiz onun tapısıdır. Muaviye ölüp hak ettiği cehennemi boyladıktan sonra.oğul Yezit babasının eksik bıraktığı biat alma işine sarıldı.Bunun için valilerine kendisine biat etmekten uzak duranlara her türlü yöntemi kullanarak yola getirilmesini emretti..
Özellikle de Hz.Hüseyin’nin biat etmesi hususun da Mekke valisine yazdığı emir de her ne şekilde olursa olsun biat almasını emretti. Hz.Hüseyin ni huzuruna çağıran Mekke valisine Hz.Hüseyin; bu biat işi ile ilgili tavrını böyle kapalı kapılar ardında değil topluluk önünde dile getiririm dedi ve vali huzurundan ayrıldı. Ardından Haşim oğullarına kısa bir mektup bıraktı, bu mektubunda kendileri ile gelenlerin şehit olacaklarını, fakat kendilerine uymayıp kalanlarında bir fethe veya huzura erişemeyeceklerini bildirdi..
Hz Hüseyin’nin lanetli yezide biat etmeyip medine’den ayrılacağı zaman ona Mekke’de kalmasını ancak orda kendini güvende hissetmez ise Yemen tarafına gitmesini tavsiye eden kardeşi Muhammed b.El Hanifiyye’ ye yazıp bıraktığı vasiyetnamesinde..
Allah’ın birliğine, Hz.Muhammed’in risaletine şahadetle başlıyor ahretin cennet cehennemin gerçek olduğunu bildiriyor sonra kıyamının hedefini anlatıyor. Serkeşlik fesat koparmak zulmetmek için kıyam etmediğini, cedlerinin ümmetini düzene sokmak, ma’rufu buyurmak münkeri nehyetmek, cedlerinin ve babalarının yolundan yürümek için bu işe giriştiklerini amaçlarını kabul edip davetine uyanlardan memnun olacaklarını kabul etmeyip kendilerine yardımda bulunmayanlara hatta kendileriyle savaşa kalkışanlara sabırla karşı duracaklarını bir tek kişi kalsalar bile yine bu yolu bırakmayacaklarını ifade ediyor ancak Allah’a dayandıklarını bildiriyordu..
Mekke ye ulaşan Hz Hüseyin birkaç ay sonra Haşim oğullarını bir evde toplayıp Küfe yönüne gitme düşüncesini paylaştı. Küfeden gelen sana biat eder ve seni Yezit zulmünden koruruz çağrısına uyacağını söyledi. İlkin Amcası oğlu Hz Müslim B Akily kufeye elçi olarak gitti. Kufe deki durumu olumlu bulan Müslim B Akiyl bunu Hz Hüseyin ne bir mektup ile bildirince, Hz Hüseyin Kufe’ye gidiş hazırlıklarına başladı..
Hareketinden önce kardeşleri ibn’ül Hanifiyye Abdullah b.Abbas ve diğer aile efradının küfe ye gitmesine itiraz etmeleri üzerine onlara şöyle hitap etti. Hamd Allah’a Allah neyi dilerse o olur. Güç ve kuvvet ancak onunla elde edilir. Salat-ü selam Resulüne olsun. Ölüm genç kızın boynuna takılan gerdanlık gibi Adem oğullarının boynuna takılmıştır. Onlara ezelden yazılmıştır. Ya-kup nasıl Yusufu özlediyse bende geçmişlerimi öylesine özlemişimdir. Allah ulaşacağım şehadet yerini benim için hazırlamışdır. Sanki görüyorumki Nevavis ile Kerbela arasındaki aç kurtlar bedenimi paramparça ediyorlar, bom boş midelerini bağırsaklarını benimle dolduruyorlar. Kudret kalemi ile yazılan ölümden kurtuluş yoktur. Biz Ehlibeyt Allah’ın rızasına uymuşuz. O’ndan razıyım belasına sabrederiz, ve sabredenlerin ecirlerine ereriz. Resulullahın bedeninden bir parçanın ondan ayrılmasına imkan yoktur. O kutluluk yerinde cennette onunla beraberdir. Onun gözü bizimle aydınlanacaktır. Vaadine bizimle vefa edecektir. Bize canını feda etmeye bizimle can vermeye hazır olanlar Allah’a kavuşacaklarına tam inançla inanmış bulunanlar bizimle gelirler. Ben Allah dilerse sabah hareket ediyorum..
Mekke’den hareket eden Hz.Hüseyin bir müddet yol aldıktan sonra ilk mola yerinde kendisi ile birlikte gelenlere söyle seslendi. Ey Mekke halkının vicdanlı kalabalığı ben şehitlik çöllerinin yolcusuyum. Ben çile çekilen ıssızlıkların konuğuyum. Mülk endişesi ve onun gibi endişeler zerrece aklıma gelmez. Saltanat ve yönetim aklımı köşesinden geçmez. Söylediklerim dünya nimetlerinden uzak olduğu için hiçbir kimseyi dünyadan yararlandırmak vaadiyle umutlu etmem. Şimdi bugün benim sancağım altında bulunupta dünya saltanatını almam için temennide bulunanlar şu anda içinizde dünya nimetlerine istekli olanlar varsa şimdiden bizimle ilgilerini kessinler. Bağlılık iplerini koparsınlar ve bu durukta bizden ayrılsınlar..
İlk mola yerinden hareket edip bir müddet sonra ikinci mola yerine ulaştığın Hz.Hüseyin Mekke’de kalan Haşim oğullarına bir mektup yazıp söyle seslendi. Ey Haşim oğulları ailesi şu mektup sizlere ulaştığında her kim bütün hızıyla bizlere gelirse bu tanrı hazinesinin feyzinden kısmetini aldı. Her kim duraklayıp gelmezse bu bereketler bereketinden uzak kaldı. Sözün kıssası ve selamlar..
Hz.Hüseyin ailesi ve Ehlibeyt dostlarından oluşan kafilesi ile yol alırken melun yezit Hür Bin Riyahi komutasında bir birliği kafileyi karşılayıp onları muhasara altında tutmasını emretti. Yezit mel’un nun birliği kafileyi Kerbela ya yakın bir mevkide muhasara altına aldı. Bunun üzerine Hz.Hüseyin onlara söyle seslendi..
Ey Muhammed ümmeti tanrı yardımcınız olsun. Yezit in yasa dışı işlerine baş eğmediğim ve ona biat etmediğim hepinizce bilinmektedir. Bundan dolayı ev halkımla birlikte Mekke yi vatan tutarak orada o kutsal topraklarda yaşamağa ve bir kenara çekilmeye karar vermiş iken bize küfe halkının birbirini izleyen mektupları çağrıları geldi. Bunlarda çok içten davrandığınızı bildirip senden başkasına uymamız olanaksızdır diyerek beni küfe ye çağırmış idiniz. Edilen bu davet üzerine bende çağrınıza uyarak buraya kadar geldim. Hala o yemininizde ve sözünde iseniz ben bana ait olan görevlere uymayı yerine getirdim. Sizde sizlerin uyması gereken konuları tamamlayınız. Eğer bana biat etme konusunda pişmanlık duyuyorsanız kendi yolunuza gidiniz. Bende geldiğim gibi buradan dönüp gideyim. Çünkü ben bu topraklara savaşmak için gelmedim. Bu yolculuğada kendi isteğimle çıkmadım. Hiçbir zaman bir neden olmadan kan dökülmesine razı değilim..
Hür bin Riyahi Hz Hüseyin’nin kim olduğu anladığında pişmanlık hissi hasıl oldu. Yezit Mel’un nun ya biat etsin yada canından vazgeçsin emrini uygulamada gevşek davrandı. Bunu haber alan Mel’un Yezit binlerce kişilik bir orduyu Zalim Haccac komutası altında gönderdi. Haccac komutasında 500 asker Fırat suyu ile Hz.hüseyin kafilesinin irtibatını kesti. Hz.Abbas komutasında 50 fedai Haccac askerini püskürtüp Fırata suyundan bir miktar alıp kafileye ulaştırdılar. Ardından tekrar suzuzluk had safhaya varınca Hz.Hüseyin bir yeri işaret etti ve orayı kazdılar ve ilahi bir hikmet ile çıkan sudan ve içtiler. Ancak ardından su kayboldu..
Hz.Hüseyin kafilesi çadırların etrafında hendek kazıp içini çalı çırpı doldurup ateşe verdiler. Ateşe yaklaşan yezit ordusundan Urve oğlu malik Hz. Hüseyine edepsizce “Ey Hüseyin cehennem ateşinden önce kendini dünya ateşi ile yaktın” diye seslendi. Hz.Hüseyin bunu üzerine beddua etti. Haydutun atı ateş den ürküp üzerindeki haydutu ateşe firlattı. Melun kişi ateş de can verdi ve canı cehenneme gitti..
Hz.Hüseyin ellerini açıp “ulu tanrım senin elçinin ehlibeytin’denim,bu zalimlerin bana vermiş olduğu sıkıntıların cezasını ver diyerek niyaz etti.Bunun üzerine zalimlerin safından Küfeli Eş’as haykırarak “senin ile peygamberin arasında ne ilgin var da oradan dem vuruyorsun”dedi.Buna içerlenen Hz.Hüseyin ona beddua etti,hemen orada o zalimin karnına bir sancı girdi ve abdest bozmak isteği ile yere çömeldiğinde bir akrep onu edep yerinden soktu.Lanetli Eş’as pisliğinin üzerine düşüp canı cehennemi boyladı..
Bundan sonrada bir diğer lanetli kişi Cüde adında biri atı ile hendek kenarına gelip “Ey Hüseyin dedi, Fıratın tatlı suyu derya gibi coşmaktadır, o sudan sana ve yandaşlarına bir damla bile verilmeyecektir. Sonunda dudakların kuruyarak öleceksin” diye seslen’di. Buna içerlenen Hz.Hüseyin onada beddua etti. Bu lanetli kişi atından düşmesi ile birlikte sağa sola susadım susadım diye koşuşturdu. Kendisine yezit ordusundan yetişen suyu içmek istedi ise de içemedi ve dili damağı kuruyarak orada acılar içinde can verdi..
10 MUHARREM SABAH HZ.HÜSEYİN YEZİT ORDUSUNA HİTABI
Ey küfe halkı,size bir söz söyleyeceğim. Biliyorumki söyleyeceğim sözlerin sizlere karşı bir etkisi yoktur. Ancak belge olarak isbat olarak söyleyeceğim. Bir gün gelecekki sizinle beraber dünyaları yaratan ulu tanrının huzuruna gideceğiz. Sizinle o huzurda savunma yapıp mahkeme olacağız. Ben hakkımı dava edeceğim. Bu söyleyeceğim sözleri tanık olarak getireceğim. O zaman siz utanarak bir şey söyleyemeyeceksiniz..
Ey utanmaz kavim başımdaki şeriflik sarığı belimdeki ceza kılıcı arkamdaki mutluluk hırkası ve altımdaki at dedem Hz peygamberindir. Ben peygamberlik ilminin varisiyim. Hz.fatıma nın gözlerinin ışığıyım. Bütün yaşantım boyunca benden bir kötülük doğmamış ve kesinlikle Hz Allah’a ve onun elçisine bir karşıtlık olmayacaktır..
Ey gaddar kavim Hamdolsunki ben Hz peygamberler sultanının seyyid torunuyum. O baş tacının saygın kızı Hz.fatımanın sevgili oğluyum. Hz.imam Ali’y-ül murteza benim babamdır. Öyle yüce bir baba ki onun hakkında..
“LAHMUHÜ LAHMİ DEMMUHÜ DEMMİ,RUHUHÜ RUHİ” ve “ENE MEDİNET-ÜL İLMİ VE ALİYYÜN BABUHA” ve MEN KÜNTU MEVLAHU FE-ALİY-YÜN MEVLAH” buyrulmuştur. O gerçekler güneşi ile bir olmuştur. İki kanatlı olan Cafer-i Tayyar benim amcamdır. Şehitler seyidi olan Hamza babamın amcasıdır.Cennete gidenlerin seyidi İmam hasan benim kardeşimdir..
Ey Müslüman’ım diyenler,Hz İsa’dan olanlar onun eşiğinin toprağına ve merkebinin izine yüz sürerler.Yahudiler Hz.Musa’nın eserine saygı gösterirler. Sizin ise kendi peygamberinizin oğluna saygınız yok saygı yerine tersine işkenceniz çok. Eğer Hz Peygamber’in çocuğu olduğuma kuşkunuz varsa bugün dünyada o şan dolu Peygamberin benden başka çocuğu yoktur. Benim kesin olarak Peygamber çocuğu olduğumu bilen içinizde pek çoktur..
Ey Küfe halkı ben size ne yaptım Malınızı almadım, kanınızı dökmedim. Sizlere fena bir şeyler de söylemedim. Neden dolayı benim kanımı helal buluyorsunuz. Ey Allah’tan korkmazlar hangi kanıtlarla beni öldürmek istiyorsunuz. Buraya gelmezden önce temiz dedemin türbesinde oturuyordum. Orada rahat bırakmadınız. Mekke’ye gittim bir köşeye çekildim, binlerce yemin ve ahd ederek beni buralara çağırdınız. Vatanımda dostlarımı yerimi yurdumu bıraktırdınız, çağrınıza uyup buralara geldim. Sizin çağırdığınız aziz misafirinizim. Şimdi saygı ile çağırdığınız aziz konuğunuza hizmet etmek var iken benden size karşı ne olduki şimdi ihanetler içindesiniz. Hangi vicdanla aziz canıma kıymak istiyorsunuz. Bu ne acımaktan ve insanlıktan uzak durumlardırki, gurbet ellerinde çoluk çocuğumu yetim ve perişan bırakmak amacındasınız. Nasılki önceleri sizinle bir işim ve ilişiğim yoktu, şimdi gene yoktur. Beni bırakınız geldiğim gibi vatanıma döneyim yada başka bir ülkeye göçeyim. Haydutlar kavmi hiç cevap vermediler. Hz imam devam etti..
Ulu tanrıya hamd olsunki sizi benim kanıtlarımla ortadan kaldırdı. Hakka karşı söz söylemekten aciz kaldınız. Ey filan filan kişiler Küfe’den benim adıma çağrılar yapıp bana elleriyle mektuplar yazan ve bana biat eden sizler değimlisiniz. Gönderdiğiniz mektuplarda üzerime delil getirerek beni bu ülkeye sizler çağırdınız. İşi bu dereceye sizler getirdiniz.Bu fitne ateşine sizler neden oldunuz. Hani ya ihlas ayeti gibi öten dilleriniz, taşmı kesildi. Söyleyiniz Ey Sa-d oğlu Ömer Ey haccac oğlu Ömer Ey Rabia oğlu şis bu ne gaddarlıktır.Ey Enes oğlu Sinan, Ey Zülcavşen oğlu Şimr. Bu ne kötülüktür. Hz.Hüseyin’nin bu nutkuna cevap veremiyen düşman donup kaldı.Hz Hüseyin devam etti. Sizi susturan ve cevaptan yoksun bırakan Hz Tanrı’ya hamd olsun..
Şimr lanetlesi dil ile sövmeye başlayınca Müzahir oğlu Habib yüksek sesle onu azarlayıp susturdu. Sa’d oğlu ömer Hz imam ın yakınına gelerek “Ey Hüseyin bu hikayelerin hiç birisi bir yarar getirmez.Ya Yezid’in biadını kabul et yada canını vermek üzere savaşa hazır ol. Ey Küfe halkı bana bakınız savaşı ilk başlatanın ben olduğumu küfe valisinin yanında tanıklık ediniz diye bağırarak okunu Hz Hüseyine doğru savurdu. Hz Hüseyin mubarek sakalını tutarak bağırdı..
Ey haydutlar topluluğu Allah’ın gazabı Yahudi topluluğuna o zaman arttıki, Allah’ın oğlu Üzeyr dediler. Allah’ın kahrı Hiristiyanlar üzerine o gün indiki Allah’ın oğlu Mesih dediler.Allah’ın öfkesi şimdi size yazıldı ki Hz.Peygambere baş kaldırıp, yezide uyup Peygamber oğullarını öldürmeye savaşıyorsunuz.Gerçek şuki sizin bedeninizdeki her kıl kan dökücü hançer olsa ve her bireyiniz bana saldırmak için kanlı katil olsa korkmam..
Hz Hüseyin dediği gibi de yaptı. Ailesinin tüm erkek üyeleri, sadık dostları birer birer şehit oldular. Onlar bu şehadetleri ile dedesi Resulullahın tebliğ ettiği saf ve temiz İslam’ın izzetini imanın kudretini hakkın batıla karşı zaferini tüm aleme bildirdiler. Bu yıl bu elim olayın 1335 yıldönümü bizler onun bel evlatları ve yol evlatları olarak Hz.Hüseyin’nin bu haklı davasının takipcisiyiz. Gelecek nesillere bu mücadeleyi hakkıyla anlatmak ve aktarmak her mümin kişinin boynunun borcudur..
Tüm Ehlibeyt dostu canlarım ibadetlerinizi, Mahı matemlerinizi cemlerinizi cenabı hakkın dergahı izzetinde kabul ve makbul olmasını yüce Allah’tan niyaz ederim, selam ile DUA ile gecenin sahibine emanetsiniz..
(SADAKALLAHU AZİM) Niyazi Karakurt ULUDİVAN SERÇEŞME VAKFI MECLİS ÜYESİ