Bugun...


Kazım Balaban

facebook-paylas
Alevi Bektaşi
Tarih: 25-07-2024 22:57:00 Güncelleme: 25-07-2024 22:57:00


ALEVİ BEKTAŞİ ŞİİRLERİNDE Bazı KAVRAMLAR 

-Kazim Balaban / Viyana-

.

Menkıbe, Şiir, Öykü, Nefes, Destan, Fıkra, Söylence Alevi Bektaşilikte kültür ve inancın yazılı dilde bir sonraki döneme aktarım metodlarından birkaçıdır. Bu metodlar kültür ve inancı besleyen ana araçlar arasında görülebilir.

Halk arasında bazen yalın, bazen de melodi ile ve çeşitli çalgılar eşliğinde dile getirilen nefes, beyit, gazel, mersiye, ağıt, kaside, deyiş, ezgi ve türkü şeklinde dile getirilen yazılımların tümünü Şiirler başlığı altında ele alabiliriz. Bu şiirlerin bir kısmı çeşitli müzik estrümanları eşliğinde ve melodi ile okunur. Tekil kişiler tarafından en çok kullanılan müzik estrümanları ise bağlama, saz, tambur, meydan, gitar gibi telli ve tezeneli çalgılar olduğu gibi, ney, balaban, kaval gibi nefesli çalgılar eşliğinde de okunmaktadır. Günümüzde ise müzik araçlarının birden fazla kişi aracılığı ile daha profesyonelce kullanılması sonucu aynı anda birden fazla müzik enstrümantı bir arada kullanılabilmektedir. 

Müzik araçlarının şiir dalında artarak kullanılması, şiirin daha da etkili olmasını sağlamakta ve halkta daha geniş kabul görebilmektedir. 

Şiir halkın özlemini, duygularını, sıkıntılarını, sevgilerini, isyanlarını, hasretlerini, aşklarını, acılarını dile getirdiği gibi, aynı zamanda çeşitli kınama, eleştiri, öğüt gibi işlevsel fonsiyonları da vardır. 

ÖĞÜT VERME ile ilgili bir örnek vermek gerekirse Pir Sultan Abdal bir şiirinde şöyle der. 

Dağdan kütür kütür hezen indirir

İndirir de ateşlerde yandırır

Her evin devleğin öküz döndürür

İreçberler hoşça tutun öküzü

.

Alevi Bektaşiler yaşamın her alanında şiiri çok etkin olarak kullanmış ve halen de kullanmaktadır. 

ÖZLEM ve ÇAĞRI olarak da şöyle bir örnek verebiliriz. 

Hızır Paşa bizi berdar etmeden,

Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Siyaset günleri gelip çatmadan,

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

.

Bu bazen de muhabbet olsun diye ATIŞMA olarak görülebilir. Pir Sultan Abdal bir deyişinde şöyle der

Allah Allah Desem Gelsem

Hakkın Divanına Dursam

Ben Bir Yanıl Alma Olsam

Dalında Bitsem Ne Dersin

.

Şiirinde MUHABBET ettiği kişiyi de konuşturarak şöyle dedirtir.

Sen Bir Yanıl Alma Olsan

Dalımda Bitmeye Gelsen

Ben Bir Gümüş Çövmen Olsam

Çeksem İndirsem Ne Dersin

.

Hasret çekmeye de şöyle bir örnek verir.

Gam elinden benim zülfü siyahım 

Peykan değdi sinem yaralandı gel

Suna başın için ağlatma beni

Bugün sevda candan aralandı gel.

.

Şiir bazen bir GİZEM’e DANIŞMA olarak da yer alır. Pir Sultandan şöyle örnek verebiliriz. 

Uğrum sıra giden Boz Atlı Hızır

Ayrılık derdinin dermanı nedir

Şu iki aleme olmuşsun nazır

Ayrılık derdinin dermanı nedir.

.

Bu bazen de ZAMANIN DOĞRU KULLANILMASI ile ilgili olur. 

Şu karşı yaylada göç katar katar 

Bir güzel sevdası gözümde tüter

Bu ayrılık bize ölümden beter

Geçti dost kervanı eyleme beni.

.

Bazen de KOMŞULUĞU SAYGI ve KUDSİYET kazandırma ile ilgili olur.

Mihman olmuşum gelmişim

Hakk'a bağlamışım özüm

Ev sahibi iki gözüm

Gönder bizi safa ile.

.

Bu bazen de DOĞA ve MUHABBET’E dönüşür. 

Sordum sarı çiğdeme

Sen nerede kışlarsın

Ne sorarsın hey derviş

Yer altında kışlarım.

.

Bazen de sevdiği için ödenecek BEDELE RAZI OLMA’yı içerir.

Bin cefâlar etsen almam üstüme

Gayet şirin geldi dillerin dostum

Varıp yad ellere meyil verirsen

Kış ola bağlana yolların dostum

Bazen de sitem ve tepki içerir. 

.

Böyle midir sizin ilin töresi

Hele bir yol safa geldin, desene

Geçer bu güzellik sana da kalmaz

Hele bir yol safa geldin, desene

.

Bu bazen de FİGAN ve SEVGİ’yi birlite içerir. 

Ötme bülbül ötme şen değil bağım

Dost senin derdinden ben yana yana

Tükendi fitilim eridi yağım

Dost senin derdinden ben yana yana

.

Yunus İmre ilahi aşkın değerini dostlarına şöyle tarif eder.

İşitin ey yârenler, 

Kıymetli nesnedir aşk. 

Değmelere bitinmez,

Hürmetli nesnedir aşk.

.

Yunus sevdiğine bağlılık konusunda şöyle bir örnek verir

Canım kurban olsun senin yoluna,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed,

Şefâat eyle bu kemter kuluna,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed

.

GÖNÜL incitmenin, KLAP kırmanın fenalığına da şöyle örnek verir.

Bir kez gönül yıktın ise

Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi

Elin yüzün yumaz değil

.

İnsanın kendini bilmesi gerektiğine örnek olarak da şöyle der. 

İlim ilim bilmektir,

İlim kendin bilmektir

Sen kendin bilmez isen

Ya nice okumaktır (yani boşa okumaktır) 

.

Şah Hatayi her olgunun KENDİ KOŞULLARI içinde değerlendirmesi gerektiğini söyler.

Ezel bahar olmayınca,

Kırmızı gül bitmez imiş

Kırmızı gül bitmeyince

Sefil bülbül ötmez imiş

.

Matem ve acı ile ilgili şöyle örnek verir.

Bugün mâtem günü geldi,

Âh Hüseyin vâh Hüseyin

Senin derdin bağrım deldi,

Âh Hüseyin vâh Hüseyin

.

YOL ve İNANCA bağlılık konusunda ÖDÜN verilmemesigerektiğine örnek olarak da şöyle der.

Muhabbet bağında bir gül açıldı,

Bir derdim var bin dermana değişmem

Yüküm lal-i gevher mercan saçarım.

Bir derdim var bin dermana değişmem

.

Yani bu sevgi benim için çok değerlidir ve bundan vaz geçmem söz konusu değildir demektedir. 

KENDİNİ TANIMLAMA ile ilgili de şöyle yanıt vermektedir. 

Sufi mezhebimin nesin sorarsın,

Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Gözlüye gizli yok ya sen ne dersin,

Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

.

İnsanın TURAB olmasını ve benlik getirmemesine örnek olarak da şöyle der.

Ne yitirdin ararsın sen burada,

Gel ey tâlib özün kul eyleyi gör

Yoklamada bile olup sırada,

Gel ey tâlib özün kul eyleyi gör

.

Bu bazen de YAKARIŞ olarak kendini gösterir

Sabah oldu kutlu günler doğuyor,

Hatâ ettim günâhımı bağışla

İhsân ettiğine nûrlar yağıyor,

Hatâ ettim günâhımı bağışla

.

Kul Himmet herkesin ARİF olamayacağını şöyle ifade eder

Altının kadrini sarrafı bilirü

Açılmaz dükkanlar pazar mı ola

Salını salını sevdiğim dilberi

İrakipler hile sezer mi ola.

.

VEFAZISLIĞA örnek olarak da şöyle der.

Seyyah olup şu alemi gezerimü

Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Kendi efkarıma okur yazarım

Bir dost bulamadım gün akşam oldu

.

Kul Himmet, DÜNYA MALI’na fazla önem verilmemesine örnek olarak da şöyle der

Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün,

Dünya kadar malın olsa ne fayda

Söyleyen dillerin söylemez olur,

Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

.

Kul Himmet Üstadım ise ANNE sevgisine örnek olarak şöyle der 

Atım eğerlendi kapıya geldi,

Anam bana yana yana ağlasın,

Körpe kuzularım anasız kaldı,

Anam bana yana yana ağlasın

.

Virani Baba, EHLİ BEYT’E olan derin bağlılığını şöyle ifade eder.

Virani'yem Çekem Yarın Kahrını,

Ver Doldur İçeyim Aşkın Zehrini

Muhabbete Saldık Gönül Bahrını,

Geçti Zaman Zar Elinden Dertliyim

.

ŞÜKÜR ile ilgili Teslim Abdal şöyle der

Biz ne idik bize bunca nazar kıldın ya mabut

Hikmetine şükrederem ya ilahi çok şükür

Dertliye derman edici cümleye sensin tabip

Hikmetine şükrederem ya ilahi çok şükür

.

İLAHİ SEVGİ konusunda da şöyle der Teslim Abdal 

Duvaz imam okununca.

Kulak verip dinlemeli,

İki gönül bir olunca,

Kılavuzu neylemeli.

.

Edip Harabi Baba Alevi /Bektaşiliğin 4 Kapı 40 Makam doğrultusunda Şeriat kapısında olanlara dönük kendini şöyle tanımlıyor 

Ne çare zahida Kızılbaş olduk

Bu yazı 2880 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI